PARİS VE LONDRA'DA BEŞ PARASIZ (GEORGE ORWELL) | KİTAP YORUMU


Merhaba! Paris ve Londra'da Beş Parasiz benim George Orwell ile tanışma kitabım. Bazıları 1984, Hayvan Çiftliği gibi kitaplarla okumaya başlıyor. Ama ben bunların dışında farklı bir kitabıyla başlamak istedim.
"Beş parasız kalmaktan o kadar çok bahsetmiştiniz ki; eh, işte beş parasız kaldınız ve hala ayaktasınız."

Paris ve Londra'da Beş Parasız, 20. yüzyılın en büyük romancılarından George Orwell'in, Avrupa'nın iki büyük şehrinde, Paris ve Londra'da yaşadığı sefaleti olanca gerçekliğiyle anlattığı, son derece önemli bir eser.

Bir gün Paris'in orta yerinde meteliksiz kalan genç yazar, yoksulluk ve açlıkla mücadele etmeye başlar. Rehineciler, iş bulma kurumları, umut tacirleri, karın toklupuna günde on yedi saat çalışılan karanlık otel mutfakları arasında sürüp giden Paris macerası, yazarın güç de olsa Londra'ya atmasıyla sona erer ama Londra'da onu çok daha ağır şartlar beklemektedir. 
Orwell, modern insanın ısrarla görmezden geldiği bir dünyanın kapısını aralıyor. İşsizlik, evsizlik, açlıkla damgalanan bu dünyanın insanları izbe pansiyonlarda, berduş barınaklarında yaşıyor, hayata bir ucundan tutunmaya çalışıyorlar.
Paris ve Londra'da Beş Parasız, köleliğin hiçbir zaman, modern zamanlarda bile oradan kalkmadığını, sadece görünüm değiştirdiğini anlatıyor. ( Tanıtım Bülteni)
Kitap, George Orwell'ın hayatındaki bir döneminde Avrupa'nın iki büyük şehrinde yaşadığı maddi sorunları anlatıyor. Yani bir otobiyografi diyebiliriz. 

Günlerce aç kalmak, aç karnına kilometrelerce yürüyüp kapı kapı iş aramak, çalışma şartları ağır ama kazanılan paranın sadece yemek masrafını karşılayacak kadar olması, karın tokluğuna günde 17-18 saat çalışmak, işverenin ve çalışma arkadaşlarının hor görücü davranışları altında yaşamak ne kadar dayanılabilir bir durum olabilir ki? İşte Paris'te böyle sıkıntılar içinde yaşıyor Orwell. Ancak bir müddet dayanıyor ama artık Londra'ya taşınmaya karar veriyor. Oradaki arkadaşının kendisine iş bulacağını düşünüyor ama ona uygun iş bulunamıyor. Ancak arkadaşı ona kendisine yetebilecek kadar borç para veriyor ama o da kıt kanaat geçinebilecek kadar. Ev yok. Parklarda yatamaz, yasak. Mecburen kötü körez pansiyonlarda yatmak zorunda. Bir çay bir de ekmek yiyerek pansiyonlarda kalsa da artık parası ona da yetmiyor ve son çare berduş barınaklarına gidiyor. Orası da parayla tabi ama çok da ucuz. Ucuz olduğu kadar kötü de. 

Anlayacağınız tam bir sefalet hayatı. Kalıcı bir yeriniz yok, aileniz yok, toplumda saygınlığınız yok, işiniz yok. Okurken şu anki bulunduğunuz konuma şükrediyorsunuz. 

Akıcı bir anlatımı var yazarın. Sizi sıkmıyor. Ben George Orwell'ı bu kitabıyla tanıdığım için çok mutlu oldum. Diğer kitaplarını da okuma listeme ekledim bile!

Sizinle çok beğendiğim iki alıntı yapmak istiyorum.
"Şöyle bir durup düşününce; büyük, modern bir şehirde binlerce kişinin, uyanık oldukları tüm anları yer altındaki havasız odacıklarda bulaşık yıkayarak geçirmesi çok tuhaf bir durum. Benim yöneltmek istediğim soru bu hayatın neden sürdüğü; ne amaca hizmet ettiği ve devam etmesini kimin istediği..."

"Dilenciler neden hor görülüyor? Çünkü gerçekten de evrensel olarak hor görülüyorlar. Bence sebebi çok basit, düzgün bir geçim kaynakları olmadıkları için. Esasta bir iş yararlı mı, yararsız mı, üretken mi asalakça mı kimsenin umrunda değil; tek beklenti karlı olması. ... Para en büyük erdem sınavına dönüştü. Dilenciler bu sınavda çakıyor, bu yüzden hor görülüyor. Eğer dilenerek haftada on sterlin bile kazanılabilse, dilencilik anında saygın bir mesleğe dönüşür"

Umarım siz de severek okursunuz.

Puanım: 4/5

Keyifli okumalar!

11 yorum :

  1. Sanatçılar eğer zengin bir aileden gelmiyorlarsa meşhur olana kadar sürecekleri hayat üç aşağı beş yukarı aynı oluyor. Muhtemelen bu kitap yazarın ilk kitabıdır. Okumadım ama verdiğin puana bakarsak okumak lazım. Sevgilerimle...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle doğru düşündünüz. Yazarın ilk kitabı bu. Ben okumanızı tavsiye ederim. Yorumunuz için teşekkür ederim. Saygılarımla. :)

      Sil
  2. listeye aldım. orwell iyi tabiiii :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Orwell iyiymiş gerçekten. Sıradaki kitapları okunmak için hazırlansın! :)

      Sil
  3. Orwell'in 1984'ünü felsefe dersinde okumuştu çoğu arkadaşım, ben o sıra Seçilmiş Kişi kitabını seçmiş olduğumdan satın almamıştım. Sanırım eksik kaldım, çünkü çok öneriliyor! Senin de ütopik kitaplara ilgin varsa Seçilmiş Kişi'yi öneririm, hatta yakın zamanda blogumda bile önerilebilir, çünkü çok etkilemişti beni. Ellerine yüreğine sağlık.. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Seçilmiş Kişi'yi ilk kez duyuyorum aslında. Ütopik hiç kitap okumadım. Elimde Neuromancer var sanırım ütopik olarak o sayılabilir şu an. 1984 gerçekten çok öneriliyor. Ben de hemen alıp okumak istiyorum. Aslında George Orwell'a ait tüm kitapları okumak istiyorum. Yorumun için teşekkür ederim. :')

      Sil
  4. Orwell çok iyi bir yazardır lakin bu kitabı da okumam lazım analiz için :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet ama 1984 ve Hayvan Çiftliği'ne göre düşük oktan kaldığını duydum. Sonuçta yazarın ilk kitabı. :')

      Sil
  5. Bu yazarın kitaplarını seviyorum ben. Ama bu kitabını okumamıştım.Emeğinize sağlık:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. En bilinmedik kitabı sanırım bu kitap. Kolay okunabilir görünse de aslında derin bir kitap bence. Teşekkür ederim. :)

      Sil
  6. Merhaba! Hoşgeldiniz, teşekkür ederim. Hemen uğruyorum. :)

    YanıtlaSil

My Instagram

Copyrighted © Engineering Vibes | Mühendislik öğrencisinden bi' şeyler. Bu blog engineeringvibes tarafından aşkla tasarlandı!