DIE WELLE | FİLM YORUMU





Bu yazımda size günümüzle ilişkilendirebileceğiniz çok güzel bir film ile geldim: DIE WELLE

İngilizcesiyle The Wave, Türkçesiyle Tehlikeli Oyunlar... Bizimkiler illa bu çevirilerde kendi yorumunu katmazsa olmaz açıkçası. Bu durum beni bir tık deli ediyor. Her neyse, filme dönelim.

2008 yılı Alman yapımı, 7.6 IMDB puanlı, bir psikolojik dram filmi. Sanırım izlediğim ilk psikolojik türde bir filmdi. Almanlara ve Almancaya olan sevgim bu filmi izlememde daha büyük bir etkisi oldu.

Konusu: "Otokrasi* nedir?" sorusu ile derse başlayan öğrenciler ve Rainer Wenger, öğrencilere yeni bir soru daha yöneltir: Nazi Almanyası günümüzde mümkün değil midir?
Öğrenciler de bunun için Alman halkının daha bilinçli olduğunu söyleyince Wenger, öğrencilerin ilgisini çekebilmek için sosyal bir deneye başlar. Rainer Wenger'ı liderleri gibi görmelerini ve o ne emrediyorsa yapmalarını ister. Öğrenciler de buna uyar ve sonu gelmeyecek şekilde bu oyuna bağlı kalırlar. Ancak Wenger'ın yapmak istediği onlara faşizm ruhunu topluma nasıl empoze edildiğini gösterebilmektir. Fakat bu, öyle bir noktaya gelecektir ki Die Welle (Dalga) topluluğu sosyal bir deney olmaktan çıkıp bir kaosa dönüşecektir.

*Otokrasi: Yunan kökenli bir kelimedir. Oto kendi kendiliğinden; krasi hükmetmek, iktidar demek. Otokrasi de yönetimi elinde bulunduran kişi/kişiler o kadar güçlüler ki, kanunları bile istedikleri gibi değiştirebilirler. Yani bir nevi diktatörlük...

Yaptığım kısa araştırmalar sonucunda bu filmin kurgusunda 1967'de California'da yaşanmış gerçek bir olayı günümüz Almanya'sına taşıdığı sonucuna ulaştım. 

Bu fimle beraber öğreniyoruz ki toplum olarak karşı koyamadığımız bir faşizm ruhu taşıyoruz. Bir gruba, bir lidere bağlı olmak benliğimizde var.

Oyunculuklar ise kusursuz değildi belki ama yine de güzeldi. Ben daha çok Herr Wenger'ın oyunculuğunu beğendim.

Konusu biraz sıkıcı gibi görünebilir belki ama kesinlikle sıkıcı bir işlenişi yok. Son bir saatlik kısmı gerçekten akıcı ve merak uyandırıcı. 

Bir toplantı sahnesi vardı ki en beğendiğim replik tam da bu kısımdı;

Rainer Wenger:
Geçen hafta sorduğum soruyu hatırlıyor musunuz? Ülkemizde diktatörlük olabilir mi? Faşizm işte böyle bir şeydi. Hepimiz kendimizi en iyi zannederiz. Diğerlerinden daha iyi. Ve daha da kötüsü bizimle aynı fikirde olmayanları toplumumuzdan dışlarız, onları incitiriz. Ve daha neler yapabileceğimizi bilmek istemiyorum. Hepinizden özür dilemek gerek. Çok ileri gittik, çok ileri gittim. Olay burada bitmiştir.

Gördüğünüz gibi faşizmin sosyal deneyi bile ne kadar zararlı. Daha fazla ayrıntıya girmeden filmi izlemenizi şiddetle tavsiye ederim.

Ancak benim anlayamadığım bir son sahnesi var ki o bakışın anlamı ne, çözemedim. İzleyiciler kendilerine göre bir yorum yapmışlar ama bana hiçbiri mantıklı gelmedi ki o kısım zaten izleyiciye bırakılmış. Eğer sizin son sahneyle alakalı bir düşünceniz varsa yorum yapmayı unutmayın ki ben de bir anlam getirebileyim.

Hepinize iyi seyirler!

PUAN: 4.8/5


7 yorum :

  1. Yayınımda tanıttığım "Kitleler Psikolojisi" kitabını okuyunca çok şeyi anladım birden. Bahse konu olan film de güzel işlemiş. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hemen inceleyeceğim yazınızı. :)
      Ben de çok beğendim. Vermek istediği mesajı sindire sindire işleyen kaliteli bir film olmuş. :)

      Sil
  2. Merhaba.. bu tarz konulara ilgili isen önerebileceğim müthiş bir sosyal deney var.
    "Otoriteye İtaat" deneyi.Stanley Milgram tarafından Alman toplumunun nasıl olup ta bir diktatöre boyun eğdiğini anlamak için yapılmış bir sosyal deney..İrkiltici sonuçları var..Tavsiye ederim..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba, aslında ilgimi çekiyor. Kesinlikle araştıracağım. Çok teşekkür ederim. :)

      Sil
  3. Benim de ilk deneyimimdi. Bayıldım, kesinlikle tavsiye ederim. :) Bakalım sen son sahne hakkında ne düşüneceksin? :')

    YanıtlaSil
  4. hımm izlemedim ama ilginçmiş evet olabilir :)

    YanıtlaSil

My Instagram

Copyrighted © Engineering Vibes | Mühendislik öğrencisinden bi' şeyler. Bu blog engineeringvibes tarafından aşkla tasarlandı!